Kumsalda Nautilus

Estetiği Keşfetme Serüveninde Hızımızı Kesen Bir Mit: Altın Oran

Her şeyde bir gizem, tasarı ve düzen isteyen zihinlerimiz doğada gördüğü her formda bir tür özdeşlik arıyor. Hepimizde ortak olan bu arayış, bilimsel gerçeklerin katkısıyla ortaya çıkan isabetli yorumlara veya büyüyerek mit yaratan inanışlara dönüşüyor. Altın oran da böyle bir mit.

Matematik, evreni anlamak için zihinlerimizin yapısına uygun olarak ortaya koyduğumuz bir tür araç. Matematik zihinlerimizin ürünü ve ona müthiş derecede uygun olması kaçınılmaz. İnsan sıklıkla bu aracı kendinin ürettiğini unutuyor. Nedenini bilmediği, anlayamadığı her benzerliğe bir gizem iliştiriyor. Altın oranın ortaya çıkışı ve yayılışı da bu yanılgının eseri.

Bitkilerde altın oran

Estetik nedir? İnsan görerek nasıl haz alır? Güzel nedir? Bu zor sorulara cevap olarak altın oran açıklaması, hem karmaşıklığı çözer, net bir cevaptır hem de hayat boyu her alanda aradığımız gizemi verir. Somut ve gizemli bir özdeşlik hissi… İnsan zihni bunu çok sever.

Öte yandan insanın kendi gözüne bu denli yüceliği nasıl yüklediği, kendini bu kadar evrenin merkezinde nasıl hissettiği pek çok disiplinin konusu. İnsanoğluna, kendi türümüze duyduğumuz inanç ve kibrin nedeni ne olursa olsun, bunu yenmek için, elmayla, bulutla, demirle, kömürle, yıldızla, balıkla özdeşliğimiz üzerinde düşünmek çok etkili olabilir. Estetik algımızın, çevremizle adaptasyonumuzu sağlayan evrimimizle bağlantısını kurabiliriz belki o zaman.

Yüzümüzdeki oranlarla kolumuz ya da parmaklarımızın oranlarının benzerliğine, sabit hızla üreyen hücreler için de tavşanların üreme hızı için de benzer bir grafik ortaya çıkarmasına şaşırmıyorsak Fibonacci’nin bir sır keşfettiğini de düşünmüyoruz.

Mesele hepimizin canlı olması ve aynı koşullar altında, aynı gezegende ve aynı fizik yasalarıyla evrimleşmiş olmamız. Altın oranda ışık hızı veya Pi sayısı gibi keşfettiğimiz bir sabit değer olmamasının üzerinde durmuyoruz bile. Işık hızı ve Pi sayısı hiçbir koşulda değişmez ama altın oran 1,33-1,618 arasında herhangi bir değer olabilir öyle mi? Bu işi biraz zorlamıyor muyuz?

Gördüklerimizi yorumlarken insanoğlunu da bütünün bir parçası olarak görmek her şeyi daha iyi anlamamız için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Estetiği keşfetme arayışımızın hızı da kesilmemiş olur.

Comments are closed